BU HAYAT HANGİMİZİN?
Doğru ya! Bir defa geleceğiz bu dünyaya. Onun için benim olmalı, vur patlasın çal oynasın hesabı…
Kolay, bir yaşamı böyle düşünmek. Dert yok tasa yok. Düşünüp de saçlarımızı mı ağartalım, cildimiz mi kırışsın ne yapalım?
Etrafımızda gördüğümüz ne varsa hepsinde bir denge ve bir ölçünün var olduğunu görmekteyiz. Gökyüzünün yükseltilmesi, toprağın yeşermesi, ağacın meyve vermesi hepsi de bir ölçüye uymakta ve kıyamete kadar bunu sürdürmeye ant içmişler gibi. Peki, biz yani insan! Allah (c.c) hata yapma payı da bırakarak dünyaya gelmemizi istemiş ve var olmuşuz. Mutlu muyuz? Olmaya çalışıyoruz. Mutsuz olmamız için bizi zorlayan sebepler nelerdir?
Bunlara bir bakalım;
Zamanı kullanıyor muyuz, yoksa zamanı ezip geçiyor muyuz?
Çevremizdeki dostlarımıza iyi davranıyor muyuz, yoksa vurup geçiyor muyuz?
Yediğimizin içtiğimizin kıymetini biliyor muyuz, yoksa üzerine basıp geçiyor muyuz?
İyilikleri kendimize, kötülükleri hep başkaları için mi planlıyoruz?
Başarılı olmak için birilerini ezmeyi mi düşünüyoruz?
Bir ekmeği paylaşıp mutlu olmayı neden unuttuk, ya da kim unutturdu?
Başarı, para, konfor, modernite bunları elde etmekle iş bitiyor mu sizce de? Her gün işe gitmek için kalktığınızda iş yerinde içten bir günaydınla başlayan ve bir kalbe sıcacık bir güven ve sevgi bırakan neden biz olmayalım, neden Onun bize olan güvenini tazelemeyelim? Ne olur biz soralım önce ‘nasılsın iyi misin bir sıkıntın var mı dostum?’ diye. Doğru ya kimseye ihtiyacımız yok. Çalışıyor paramı kazanıyorum benim ondan ne eksiğim var ki. Bankalar bizim için çalışıyor 24 saat. Peki, biz kimin için çalışıyoruz düşündük mü? Ev, araba, yeni sezon kıyafetler, yazlık villa, oğlana toruna al alabildiğince. Bunların hepsi tamamlansa da insanların yalnızlaştığı, mutsuzluğu, hayatının anlamını, hayat arkadaşımızı, dostlarımızı kaybettiğimizin farkında mıyız? Babasız çocuk büyütmenin, annesiz kalmanın, 3 yaşında kreşlerde mücadeleye başlamanın yarasını hangi ilaç iyileştirecek hiç düşündük mü? 3 kuruş almakla hem anne hem baba olunmuyor. Bir duygudan inançtan yoksun bir nesil yaratıyoruz. Doymayan hep ve her şeyin para ile olduğuna inandırılan bir nesil, başarı diyerek hırslarına kurban edilen, alınca rahatlayan, yiyince doyan ve konuşunca hep kendini anlatan bir nesil.
Para, makam, mal mülk insanı iyi yapmaz. Bunları kontrol eden rahat bir yaşam sürebilir ama insanı iyi yapmaz, ahlaklı yapmaz, adaletli yapmaz, inançlı yapmaz. Bunları neyi nereye kullandığınız önemli. Mutlu olup mutlu edebiliyorsanız, daha büyük mutlulukları yaşamak için küçüklerinden vazgeçebiliyorsanız, karşındaki insanı anlayabiliyorsanız birbirinizi mutlu etmek için kalbinizdeki butona ilk siz basıyorsanız yapın çekinmeyin. Hepimizin mutlu olmak hakkı değil mi? Eşinizi affedin hem de defalarca ne olur. Birbirinizi tamamlayın korkmayın bir pazılın parçaları gibi. İstemeden yaptığımız hatalar için özü dileyelim ta ki birbirimizin kodlarını öğreninceye kadar. İnsanız, hata yapar, affeder, sevinir, üzülür ve doğruları yanılarak buluruz, çünkü biz insanız. Bizden daha güçlü bir varlığa Allah’a inanır ondan yardım isteriz. Biz buyuz. Böyle mutlu olmanın yollarını arar ve buluruz. Bütün insanlar bu yolları bulup ve kendini yüce yaratanına teslim edince şöyle der;
Hamd alemlerin rabbinedir
Rahmeti sonsuz merhameti sınırsızdır
O hesap gününün sahibidir
Yalnız sana yönelir, yalnız senden isteriz
Bizi doğru yola yönelt
O öyle bir yol ki hayırlı kullarının yoluna
Senin gazabına uğrayanların, dalalete sapanların yoluna değil. Amin.
İnsan olma ve insanlık adına çok şey var daha yapılmamış. Bunu yapan biz neden olmayalım?
Selam ve dua ile…
0 YORUM