MERHAMET İNSANI
Hayat serencamında kimi zaman mutluluğu kimi zaman hüznü tadan İnsanoğlu, eşya ve hadisat (olaylar) karşısında zihnen ve bedenen ayakta durmak için duygularını kontrol etmeyi öğrenir. Bilhassa olgunlaştıkça duygusal kararlılığı artan insandan yitirmemesi -beklenen en önemli duygusu merhamettir. Çünkü merhamet, İnsanı insan yapan, gönül ve manevi dünyasına yön veren yegâne duygudur. İnsanlığa, canlıya ve eşyaya bakışın en soylu biçimidir merhamet. Ve Günümüz insanının kaybetmeyle karşılaştığı bir kavram. Çevremizde olup bitenle alakalı kurmayı düşündüğümüz cümlelerde merhamet kavramı yoksa orada insan olmanın anlamı erozyona uğramış demektir.
Acıma duygusu da dediğimiz bu durum kimi insanların yanlış algıladığı gibi, soyut hüzün ve üzüntü değil bilakis bu duygunun gereği olan yardım etme aksiyonunun kendisidir. Zulme uğramış, acı çeken, zor durumda kalmış insan için harekete geçmedir aynı zamanda. Bu bağlamda İnsanın insana merhameti, insanın canlılara merhameti, insanın doğaya ve tabiata merhameti en önemli meselemiz olmalıdır.
Nitekim çalışma ve araştırmalarını, insanın gönül boyutunu merkeze alarak sürdüren Türk-İslam mütefekkirleri, merhametin; insanın kalbine yön verecek kalıcı sevgi ve hoşgörüyü inşa ederken hangi ölçülerden hareket etmesi gerektiğini ortaya koymuştur. Mevlana Celaleddin Rumi “Sen yerde olanlara merhamet et ki Gökte olanlar da sana merhamet etsin. Senden aşağı olana acı ki Senden üstün olan da sana acısın.” Sözünün, vaktin insanına yön vermesi açısından mühim bir mesaj olduğunu görebiliriz. “Kitabı ve mizanı olan insanın meziyetidir, merhamet” derler. Kırılamaz kapılar onunla açılır, katı kalpler onunla yumuşar, düğümler çoğu zaman kılıçla değil merhametle çözülür düsturuyla hareket eden mütefekkirlerimiz, inanan ve öteki dünya inancı taşıyan insanımızın merhamet duygu derinliğine dikkat çekmişlerdir.
Şimdi burada önemli bir soru takılıyor aklıma. Bu denli önemli olan merhamet duygusu günümüzde hangi noktada yahut biz bu duyguyu ne kadar taşıyoruz? Yüzyılı aşkın süreden beri Batıdan esen modernite rüzgârının etkisine maruz kalan coğrafyamız, tarihimizden gelen, gönlümüzdeki merhamet, sevgi, ilgi, alaka bağları konusunda da nasibini aldı. Nasıl?
Modernizmin, İnsanın gönül boyutunu ihmal edişi, salt akıl ve içgüdüleriyle hayatı biçimlendirişi, merhameti fayda temeline göre tanımlayışı, insanımız için önem arz eden bu duygulara temel oluşturan, dini, milli, ahlaki ve tarihi dokusunu altüst etti. Artık insanlarımız, kalplerindeki sevgi ve şefkati göstermekten, insanlara merhamet etmekten imtina ediyor. Tek dişi kalmış medeniyet ‘’Merhamet etmeyene merhamet edilmez’’ gayesiyle yola çıkan Türk İslam medeniyetini kendi dar çemberine alıyor ve değerlerini ifsad ediyor. İnsanlık merhamete gelirken bile şartlı bir merhametle yaklaşıyor. Dini, etnik kimliği, mezhebi, eğitim durumunu, giyimi kuşamı gözetildiği görülüyor. Bu hastalıklı durumun üstesinden gelebilecek, insanlık dersi verecek bir kültürün, tarih içerisinden ayıklanıp yeniden insanlığın dimağına sunulması beklenir. Her gün masum ve savunmasız insanların öldürüldüğü, orantısız gelir dağılımıyla açlıkların olduğu, Vatanlarını memleketlerini ailelerini kaybeden insanların sınırlara koştuğu şu dünyada hiç olmadığı kadar merhamete ve sevgiye ihtiyacımız var. Genç bir insan olarak; gerek küresel gerekse bölgesel olarak merhamet konusundaki insanlığa duyarlılık konusunda şunları söylemek isterim; Allah indinde bir değer ve nimet olarak yaratılan insanın, doğduğu andan ölümüne değin insanca yaşamayı insanc muameleye tabii tutulmayı hak ettiğini düşünüyorum.
Kendisine sevgi ve merhamet ekseninde hükmedebilen bir kalb verilmiş olan insanın nasıl bireysel olarak merhamete ve sevgiye ihtiyacı var ise bu sevgi ve merhameti tüm insanlığa göstermesi gerektiğine inanıyorum. Gençler olarak ilk önce ailemizin akrabamızın ve yakınlarımızın sonra ülkemizin ve şehrimizin daha sonra insanlığımızın bu duygu ve düşünceyle hareket etmesi gerektiğine inanıyorum. Çünkü hakiki merhametin Yüce Allah tarafından insana fıtrate-n bahşedilmiş eyleme dökülmeye hazır bir şuuru ifade ettiğine kaniyim. Bir ismi de Acıyan-Rahman (merhamet eden) olan Allahın isminin dünyamıza ve insanlığa tecelli etmesi temennisiyle hoş vakitte kalın.
Kaynak : http://yenisehirim.com/merhamet-insani.html.html
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiş gibi görünüyor.
İlk yorumu siz yapın!