ŞEKİP HAZAR’DAN MUHTEŞEM CENGİZ ERBAŞ RÖPORTAJI

ŞEKİP HAZAR’DAN MUHTEŞEM CENGİZ ERBAŞ RÖPORTAJI

Hayatını spora, futbola adamış, gazeteci, yorumcu Şekip Hazar, Yenişehir Futbolunun yaşayan efsanesi Cengiz Erbaş ile muhteşem bir röportaj gerçekleştirdi. Soluğunuzu tutarak ve büyük zevkle okuyacağınız bu söyleşiyi sizler için yayınlıyoruz…

YENİŞEHİR FUTBOLUNUN YAŞAYAN EFSANESİ CENGİZ ERBAŞ: ÖZLENMEZ Mİ O GÜZEL GÜNLER?

ŞEKİP HAZAR: Aaah Ah! Ne varsa eskilerde var derler ya hani! Gerçekten düşünüyorum da ne anılarımız vardı belleklerimize kazınan…

Şimdinin kum ocağı ve Yenişehir İtfaiyesi’nin olduğu eski hayvan pazarı, yine şimdi Diş Hastanesi ve TOKİ konutları ile Biber pazarının bir bölümünü kapsayan Şehreküstü diye adlandırdığımız çayırlık alanlarda ne maçlar oynardık. Kıran kırana ama centilmence... O kadar çok seyirci gelirdi ki maçlara, haliyle seyyar satıcılar da saatler öncesinden yerlerini alırlardı. Köfte ekmek satanından tutun da, tost ayran, limonata, simit, poğaça ve tatlı satanına kadar. Hasan ağabeyin macunları, Şam tatlılıları hiç unutulur mu? Cümbüş yeri gibi olurdu çayırlar maç günleri. Müsabakalardan sonra rakip arkadaşlarımızla kolkola girerek Babasultan Parkı’na çıkar ve keyif çaylarımızı içerdik.

TEŞEKKÜRLER ÖMER LAPACI

Neyse, bu satırları okuyan 55 yaş üstü arkadaşlarımızın gülümseyerek hatırladığı o günleri şimdilik geride bırakıp hepimizin tatlı hatıralarıyla süslediği bu güzel sayfamızın kurucusu sevgili Ömer Lapacı ağabeyime teşekkürle başlayalım sözlerimize. Ömer ağabey beni arayıp Yenişehir futboluna damga vurmuş, efsane haline gelmiş isimlerle söyleşi yapma fikrini verdiğinde, ilçe futbolunu iyi bilen biri olarak doğrusu büyük mutluluk duydum. Ömer ağabeyle konuşurken aslında bir başka güzel proje daha gerçekleştirmeyi düşündük ancak bunun şimdilik aramızda kalmasını kararlaştırdık. Zamanı gelince tabii ki bu güzel olayı da sizlerle paylaşacağız. Sürpriz olsun diyelim…

BÜYÜKLERİMİZE RAHMET!

Değerli futbolsever hemşerilerim! Çoğunuz bilirsiniz. Yıllarca spor gazeteciliği yaptım. Tabii bu dönemde çok önemli röportajlar da gerçekleştirdim. Kimler yoktu ki bunların aralarında? Şu anki Milli Takımımız’ın teknik direktörü Şenol Güneş, şimdi Almanya Milli Takımı’nı çalıştıran Joachim Löw, eski başkanlardan Ali Şen, Aziz Yıldırım, Fatih Terim, Christoph Daum, Mustafa Denizli, Cemil Turan, Yılmaz Vural, Güvenç Kurtar, Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman, Oğuz Çetin, Rıza Çalımbay, Abdullah Avcı, Sergen Yalçın, Pierre van Hooijdonk, Dirk Kuyt, Alex de Souza, Marcio Nobre ve isimlerini tek tek sayamayacağım daha niceleri… Ancak tüm içtenliğimle söylüyorum: bu söyleşilerin hiçbiri, güzel ilçemin futboluna damga vuran isimlerle yapacaklarım kadar beni heyecanlandırmamıştı. Tabii “Keşke yaşarken onlarla da konuşabilseydik” dediğimiz ve Yenişehir’e büyük hizmetler veren ama maalesef hakkın rahmetine kavuşup aramızdan ayrılan çok değerli futbolcu ve yönetici büyüklerimiz de var. Bu seri röportajlara başlamadan önce hepsine buradan hayır dualarımızla birlikte saygı ve minnetlerimizi sunuyoruz. Onları asla unutmayacağız. Ve bu söyleşilerin içerisinde isimleri geçtikçe hepsini rahmetle yâd edeceğiz. Cenâb-ı Allah hepsinin mekânlarını cennet eylesin. Yattıkları yerde dinlesinler inşallah.

NEDEN CENGİZ ERBAŞ?

Sevgili dostlar! İlçemizde futbolun ne kadar çok sevildiğini, takımlarımızın başarılara koşar adım gittiğinde halkımız tarafından nasıl desteklendiğini, böylesi dönemlerde en uzak deplasman maçlarında bile oyuncularımızın yalnız bırakılmadığını, ancak başarı gelmeyince taraftarların küserek kulüplerimize nasıl sırt çevirdiğini benim kadar hepiniz çok iyi biliyorsunuz. İlle de başarı beklentisi ilçe futboluna yön verenleri bazen yanlış yollara sevk etmedi de değil hani... Biliyorsunuz bunları da geçmiş dönemlerde acısıyla tatlısıyla hep yaşadık. İlk yapacağımız röportaj işte bu açıdan bizim için önemliydi. Öyle bir isimle başlamalıydık ki; o coşku dolu günleri tekrar yakalayabilmeyi, özellikle gençlerimize o günlerde gerçekleşen ve maalesef yüzümüzü kızartan olayları değil de yaşadığımız güzellikleri anlatarak futbola olan ilgililerine katkı sağlayabilmeyi amaçladık. İlk röportajımız gerek futbol bilgisi gerekse de centilmenliği ile adını ilçe futbol tarihine altın harflerle yazdıran biri olmalıydı. Tabii ki bu tanımlara uyan ve Allah hepsine uzun ömürler versin şu an yaşayan birçok değerli büyüğümüz var. Bu sayfada onlarla da söyleşiler yaparak hastalığımın da elverdiği ölçüde inşallah (Biliyorsunuz 4 yıldır diyaliz hastayım ve artık bu durumu da kanıksadım) sizlerin okuma keyiflerine sunacağım. Ancak Ömer Lapacı ağabeyle birlikte söyleşilere ilk kimle başlayalım konusundaki fikir alışverişlerinde bulunurken hiç tereddütsüz aynı isimde birleştik: Cengiz Erbaş… Evet; hepinizin çok iyi tanıdığı çarşı esnaflarından nâm-ı diğer Helvacı Cengiz Ağabeyimiz. Yeni nesil gençlerimiz yaşlarından dolayı onun futbolcu kimliğini bilemeyebilir. Ancak yaşı 55’in üzerinde olanlar Cengiz Erbaş’ın özellikle nasıl beyefendi bir sporcu olduğunu, sahada hakemlere ve rakip oyunculara olan hürmetini, küçükleriyle muhatap olurken de kullandığı yürekten gelen sevgi ifadelerini çok iyi bilirler. Aynı zamanda mükemmel bir savunma oyuncusuydu Cengiz Ağabey. Hani derler ya top geçer adam geçmez diye; bu versiyonun tersini sahada uygulayan bir futbolcuydu. Tersini derken yanlış anlamayın. Adam belki geçerdi ama top Cengiz Erbaş’ta kalırdı. Savunmada emniyet supabı gibiydi. Olmazsa olmaz bir oyuncuydu. Kalecilerin “Önümde Cengiz Erbaş varsa problem yok” dedikleri türden bir defans elemanıydı. Onun rakipten gelen yere 1 metre yükseklikteki toplara uçarak attığı kafa vuruşlarını görmeliydiniz. Meşin yuvarlak adeta bir füze gibi kendi ceza sahasından rakip kaleciye kadar giderdi. Normalde o mesafeye ayakla gönderemezdiniz topu ama mübarek Cengiz ağabey öylesine sert kafa vuruşları yapardı ki; eğer bir forvet oyuncusu olsa gollerinin çoğunu kesin kafayla atardı. Bunu anlayabilmek için hakikaten Cengiz Erbaş’ı o yıllarda izlemek lazımdı. Artık sözümüzü fazla uzatmadan sevgili büyüğümüze kulak verelim mi ne dersiniz? İşte Cengiz Erbaş ve ilçe futbolu ile ilgili anlattıkları:

ÖNCE ORTAOKUL SONRA BABASULTAN KATILDI

CENGİZ ERBAŞ: “Sevgili Şekip Hazar! Öncelikle böylesine güzel bir düşünceyi faaliyete geçirdiğiniz için hem sana hem de aynı zamanda eski takım arkadaşım olan sevgili Ömer Lapacı kardeşime teşekkür ediyor, sizleri yürekten kutluyorum. İlçemizin elimizdeki belgesel niteliğindeki fotoğrafları ve eski futbolcuların görüşlerini, anılarını paylaşacağı güzel bir platforma ihtiyacı vardı. Bu boşluğu giderdiğinize inanıyorum. Var olun sağ olun. Evet, sözlerime nereden başlasam onu da bilemiyorum. Aslında ilçe futbolumuzla ilgili derdimiz çok. Anlatmak istediğim o kadar konu var ki… Yeri geldikçe sohbetimizde onlara da değinerek futbola nasıl başladığımla olaya girelim istersen. İlçemizde ilk kurulan kulübümüz 1934 yılında faaliyete geçen Gençlikspor’du. 1953 senesinde biz 13 yaşındayız. Mahallelerden oluşan takımlar var Yenişehir’de. O dönem rahmetli marangoz Fuat Ceylan ile birlikte Çınar lokantası sahibi Turgay Çınar’ın amcası rahmetli Salih Çınar ağabeyler Esnafspor’u kurdu. Formaların rengi yeşil sarıydı. Mahalle takımlarından bizleri topladılar. Öyle geçti 3 sene. Yetişiyoruz ama o günkü şartlarda bizimle aslında kimselerin pek de ilgilendiği yoktu. Öyle bir takımımız vardı ki sahaya 11 kişi ancak çıkabiliyorduk. 12. adamımız yok yani. İlk maçımızı çok iyi hatırlıyorum Yenişehir Ortaokulu ile yaptık. Rakipte Burhan Kasım, Zekeriya falan var yani o dönemin çok iyi futbolcuları. İddiamız şuydu: Kim mağlup olursa kendini feshedip galip takıma katılacaktı. Hayvan pazarında oynadık ve biz yendik akabinde onlar bize katıldılar. Arkasından Nurettin Sofu, Nurettin Aşık, İsmail, Süreyya Aydınoğlu gibi arkadaşlar Babasultan Mahallesi’nde takım kurmuşlar, bizimle oynamak istiyorlar. Onlara da aynı iddiayı sunduk. Kim mağlup olursa galip gelene katılacak. Başımızda adam yok ama kendimize güveniyoruz. Takımın en büyüğü benim. Oturmuş bir takımımız var. Kabul ettiler iddiayı. Yine hayvan pazarında oynadık ve onları da yendik. Sonrasında Eczacı İsmail Şahin’in kayınpederi olan Süreyya Aydınoğlu, Neşeli Osman, eskiler bilir Kara Mehmet’in oğlu Nihat Sorgut falan da bize katılınca güçlendik.”

DR. AHMET ESİN HİÇ UNUTULUR MU?

“O günlerde lokal yok. Yani toplanabileceğimiz bir mekanımız yok. Biz de sinemada buluşuyorduk. Takımda futbolcu sayısı çoğaldı. Haftada iki gün sinemada toplanmalara başladık. Hem film seyir ediyorduk, hem de bir araya gelip takım ruhu oluşturmaya çalışıyorduk. Parayı sinemacı kazanıyordu (Burada gülümsüyor Cengiz abi). Yani acilen başımıza idareci lazım. Rahmetli Fırıncı Yaşar Süpürtülü’ye gittik. Yöneticimiz olur musun diye rica ettik. Kabul etti sağ olsun ve sene 1956’da bir başkanımız oldu. Artık federe olmak istiyorduk ama nereye başvuracağımızı bilemiyorduk. Yaşar Süpürtülü Ağabey ve futbolcularla birlikte bir gün, Yenişehir’e hakikaten büyük katkılar veren rahmetli Dr Ahmet Esin’in çiftliğine ziyarete gittik. O zamanlar çeltik ekim işiyle de uğraşıyordu Dr. Ahmet Esin. Roman kardeşlerimizden bir ekip de aldık yanımıza. Hem oynadık hem de yedik içtik. Meseleyi, derdimizi anlattık ve Ahmet amcayı ikna ettik. O zaman bize 50 lira para verdi. Ama çok büyük paraydı bizim için. ‘Yarın muayenehaneye de bir uğrayın’ da dedi. Yaşar Ağabeyle beraber yine gittik. ‘Ahmet Ağabey, biz federe olmak istiyoruz. Bursa’yı pek bilmeyiz ama stadı iyi biliriz’ dedik. Bize bir kartvizit verdi. Demokrat Parti Bursa İl Başkanı Hayri Terzioğlu yazıyordu üstünde. Ayrıca Hayri Terzioğlu’na bir de mektup yazdı Dr. Ahmet Esin ve ‘Gidin bunu ona verin’ dedi. O zaman Ahmet Amca’nın sözü çok geçiyordu. Bursa’ya gittim mektubu verdim. Hayri Terzioğlu mektubu okuyup beni uzun uzun dinledikten sonra bazı evraklar hazırladı ve ‘Al oğlum bu evrakları lokalinizin kapısının arkasına asın. Artık federe oldunuz’ dedi. Çok mutluydum çünkü Yenişehir’e Esnafspor’u federe bir kulüp yaparak geri dönmüştüm. Evrakları doğru Yaşar Süpürtülü Ağabeyim’e götürdüm. Yaşar Ağabey tamam dedi ve halin içindeki eski tahılda olan lokalimizin kapısına Hayri Bey’in dediği gibi evrakları astık.”

İLK MAÇIMIZDA 7 GOL YEDİK

“İlk federe maçımızı da yanlış hatırlamıyorsam Bursa takımlarından Yıldırımspor’la yaptık. O zamanlar Yıldırımspor çok tecrübeli ve güçlü bir ekipti. Bize 7 tane gol attılar. Maçımızı da Apti Parlakay yönetiyordu. Oğlu Yenişehir’de tesisler amirliği yapmıştı. Hiç unutmuyorum, maç esnasında Apti Parlakay’a ekmek ister gibi dedim ki; ‘Hocam bize bir tane gol attırıver ne olursun.’ Bana ‘tamam’ dedi. ‘Ceza sahası içinde biriniz düşsün.’ Biz durur muyuz? Ceza sahasına girdiğinde topu ayağına alan da düşmeye başladı, almayan da. Futbolun A’sını B’sini bilmiyoruz daha. Nihayet bir penaltı verdi. Rakip oyuncular ‘Hocam böyle penaltı mı olurmuş?’ diye itiraz etmeye başlayınca, ‘Olur oğlum olur. Siz yeni Federe olmuş bir ilçe takımına 7 gol birden atarsanız olur’ deyince itirazlar bitti ve maç attığımız penaltı golüyle 7-1 bitti.”

BABAMDAN ÇOK DESTEK GÖRDÜM

“Hiç unutmam hayvan pazarındaki sahada 1958’de özel bir maç oynuyoruz. Bizim kalede Küçük Hüseyin var. Bir geri pası attım kaleciye top gitti gol oldu. Sonra babam saha içine girdi. Bana kızacak zannettim. Baktım tam tersine ‘aferin oğlum’ diye beni tebrik ediyor. Önce ‘herkesin önünde atmadığı tokadı eve bıraktı galiba' diye düşündüm. Aaa, bir baktım ertesi günü dayak yerine bana bir takım elbise hediye etti. İşte babamdan böylesine destek görüyordum o günlerde. Ondan sonra biz lige devam ettik. O aralar dediğim gibi Gençlikspor Kulübü de vardı. İki federe takımdık Yenişehir’de. Rakiptik ama hepimiz arkadaştık. Aynı gurupta mücadele ediyorduk. Gençlikspor’un kalecisi Boncuk Ömer benim en iyi arkadaşımdı. Sabah akşam beraberdik. Hep birlikte dolaşırdık. Bir hafta sonu Gençlikspor’la maçımız var. Maç öncesi başkanımız Yaşar Süpürtülü bana geldi ve dedi ki; ‘Boncuk’la bu hafta gezme.’ Neden diye sordum. ‘Maçımız var, dedikodu yaparlar ne olur ne olmaz’ dedi. Belki kendince haklıydı ama karşı çıktım. ‘Boşver bunları sen ağabey, benim adım Cengiz Erbaş. Merak etme sen. Yarın sahaya çıkarım elimden gelenin fazlasını ortaya koyarım.’ Hakikaten sahada kıran kırana maç oynardık ama maçtan sonra yine kolkola gezerdik. Ne güzel günlerdi o günler. Hiç özlenmez mi be Şekip kardeşim. Tam bir amatördük. Masrafların bir kısmını cepten karşılıyorduk. Şimdiki kulüplerin adı güya amatör ama baktığında amatör takımda 50-100 bin lira arasında rakamlar dönüyor. Bu paralardan aşağıya oynayan yok. Nasıl amatörlük bu? Bal gibi profesyonellik işte. Buna rağmen maç satmalar, adam kayırmalar hep bugünkü dönemde yapılıyor maalesef. Yanlış anlaşılmasın ilçemizden bahsetmiyorum. Genel olarak sözde amatör kümelerin ve takımların durumu bu. Amatörlük bitmiş artık onu söylemeye çalışıyorum.”

NASIL ÇİMENSPOR OLDUK?

“Neyse yine eskiye dönecek olursak, o dönemde bizden başka ligde mücadele eden bir Esnafspor daha vardı. İnegöl Esnafspor. Dediler ki; Aynı kümede aynı adlı iki takım. Bu böyle olmaz. Biriniz isim değişikliği yapacak. Biz bu yüzden adımızı Çimenspor yaptık ve lokalimizi de kütüphane aralığına taşıdık. Halbuki yap sen ismini Yenişehir Esnafspor, öyle değil mi? Aklımıza gelmedi işte. Ardından 1960 senesinden sonra Çimenspor olarak faaliyet göstermeye başladık. Gençlikspor’la aramızda yine büyük rekabet vardı. Ancak oyuncular arasındaki arkadaşlık da görülmeye değerdi. O günlere ait bir başka anımı daha anlatayım. Benim dükkanda bir zamanlar köfte yapıp satıyordum sen de bilirsin. Gençlikspor kalecisi o zamanlar rahmetli Mızır Muzaffer. Mızır çok iyi bir kaleciydi. Sonradan Balıkesirspor’da profesyonel kalecilik de yapmıştı. Bizim santrfor da Allah ona da gani gani rahmet eylesin Söylemişli Fethi Akın’dı. Yine bir hafta birbirimizle maç yapacağız. İkisi birlikte benim dükkana köfte yemeye geldiler. Yemek sırasında da iddiaya girdiler. Mızır diyor ben gol yemem, Fethi diyor ben atarım. Nesine? Burada köfte ısmarlamacasına. ‘Durun dedim. Madem iddiaya girdiniz bugünkü köfteler benden. Maçtan sonraki köfteleri iddiayı kaybeden ısmarlasın. Tamam dediler. İddia büyük. Bütün Yenişehir çalkalanıyor, bu iddiayı konuşuyor. Neyse maç 1-1 bitti ve bizim golü de Mızır’a Fethi attı mı? Yani Fethi iddiayı kazandı. Ama Mızır o günlerde bizim dükkana hiç uğramadı. Fethi’ye köfteyi helal hoş olsun yine Cengiz Erbaş ısmarladı. (Cengiz ağabey burada da gülümsüyor.)”

HİÇ KART GÖRMEDİM

“Sevgili Şekip, futbol hayatım boyunca ne sarı kart gördüm ne de kırmızı. Hakemler beni ikaz bile etmediler. Ama bir hafta sonu oynadığımız maç sonunda bana futbol tertip komitesinden maç oynamama cezası geldi. Oldukça şaşırmıştım. Dediğim gibi değil kırmızı, sarı kart bile görmemiştim çünkü. Hatta o maçın ilk yarısı sonunda oyundan alınmıştım. Tabi ikinci yarıyı sahanın dışından izlerken bizim takım lehine tezahüratı fazla kaçırmışız herhalde hakem de bunu rapor etmiş. O rapor yüzünden hayatımda ilk kez ceza almış ve çok üzülmüştüm. Sonrasında Sadi Çevik, Ali Beysel falan yönetici oldular kulübe. Biz 1966 yılında Bursa şampiyonu olduk. Önce Bursa Yıldırımspor’u oldukça hadiseli geçen bir maç sonunda 2-1 yendik. Maç bitiminde rakip oyuncunun bana kafa attığını dün gibi hatırlıyorum. Ardından Mustafa Kemal Paşa’ya gittik. Arkamızda hiç seyirci yok zannediyorduk. Yanılmışız. Bir baktık 5-6 minibüs taraftar maça gelmiş. O maç da 1-1 bitti. O zamanlar ilçe takımlarını Bursa takımları küçük görüyorlardı. Mustafa Kemal Paşalılar 1-1 biten maçın ardından ikimiz de ilçe takımı olduğumuz için, ‘Size puan lazım olursa merak etmeyin, gerekirse biz maça gelmeyiz, hükmen galip olursunuz’ dediler. Uludağspor’la da 2-2 beraber kaldık ve neticede şampiyon olup 1. Amatör kümeye yükseldik. İlçemizde o günlerde yapılan kutlamaları bir görmeliydiniz.”

KÖYLERLE İLİŞKİLER MÜKEMMELDİ

“Mesela bizim köy takımlarımızla ilişkilerimiz de çok iyiydi. Koyunhisar’dan çok topçu aldık aramıza. Ahmet Dengiz, Alaattin, Nihat, Sami, Mestan gibi. Hepsi pırlanta gibi insan kaya gibi topçulardı. Ayrıca Yolören’den Tokalak Mehmet, Karacalili Osman ve ismini şu an hatırlayamadığım niceleri… Büyük topçuydular bunlar. O günlerde yine bir Mustafa Kemal Paşa maçı oynamıştık ve galip gelmiştik. Prim olarak da rodopa köfte yemeye götürdüler bizi. Köfteleri yerken adını şimdi hatırlayamadığım Çeltikçili bir ağabey ‘Gençler kazandınız mı?’ diye sordu bize. ‘Evet’ deyince ‘Bütün hesaplar benden o zaman’ dedi. Böylesini ilgi gösterirdi köylüler bize. Ancak daha sonra başarı elde edemedik. Bunun üzerine önce yöneticilerimiz bizi terk etti. Bilirsin işte başarı gelmeyince herkes seni yalnız bırakır. Kötü günler geçirdik bir süre. Daha sonra Karpi İbrahimler, Felek Salihler geldi alttan da biraz toparlandı takım. O dönemde ilk 11’de Yenişehirliler çoğunlukta oynuyordu.”

HATIRALARIM YANDI!

“Sana bazı eski fotoğraflar vereceğim. Ancak 1969’da biliyorsun benim dükkan tamamen yandı. O zamanlar bekarım. Fotoğrafları dükkanda muhafaza ediyorum. Tabii bu yangında çoğunu kaybettim. Halbuki ne hatıralar vardı orada. Bugün sana gösterebildiklerim sadece bir kısmı. 1970 senesinde de Gençlikspor ile Çimenspor birleşerek Yenişehirspor adını aldı. İşte bu yıllardan sonra eski yöneticiler de bırakmaya başlayınca bizler de olaydan uzaklaşmaya başladık. Bu arada aklıma geldi şimdi. Daha sonraki dönemlerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı da yapmış olan Derviş Eroğlu bile Yenişehir Gençlikspor’da forma giydi. İlçemizin büyük bulvarlarından birine ismini verdiğimiz Derviş Eroğlu'nu da sevgiyle yâd ediyoruz. Sevgili Şekip bizler artık kocadık. Biliyorum sen de çok büyük katkılar yaptın ilçe futboluna. Ama artık futbolumuz gençlere emanet. İnşallah yeni nesilden de genç futbolcu ve yönetici evlatlarımız yetişir de tekrar ayağa kalkarız. Tek murâdım budur. Senin gözlerinden öpüyor, Yenişehirli futbolsever kardeşlerime sevgilerimi sunuyorum. Bizleri hatırlanacak kişiler arasına koyduğunuz için Sevgili Ömer Lapacı ve sana da tekrar tekrar teşekkür ediyorum…”

Şekip Hazar'ın notu: Cengiz ağabey söyleşide de bahsettiği malum yangından kurtarabildiği paha biçilemez fotoğraflarını bizimle paylaştı. Tabii aradan geçmiş neredeyse 60 yıl. Cengiz Ağabeyimiz'in fotoğraflarda hatırlayamadığı birçok isimler de oldu. Bu kişiler sizlerin tanıdığı, bildiği büyükleriniz olabilir. Hatta babanız veya dedeniz de olabilir. Bu tanıyamadığımız kişilerle ilgili yapacağınız nazik yorumlarınızda bunu belirtir, bizi aydınlatırsanız sizlere şükranlarımızı sunarız. Kalın sağlıcakla...

RÖPORTAJ: ŞEKİP HAZAR

 

REKLAM

Kaynak : http://yenisehirim.com/sekip-hazardan-muhtesem-cengiz-erbas-roportaji.html.html

Yorumlar

    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiş gibi görünüyor.

    İlk yorumu siz yapın!

Yorum Yaz