SANAL ÂLEM
43403
Uzun bir aradan sonra dördüncü yazımı sanal âlemde yaşayan sanal insanlar üzerine yazmaya karar verdim.
Sosyal medyanın sık kullanılmaya başlandığı günlerde karşımıza çıkan sanal siyasetçiler, sanal tüccarlar, sanal çiftçiler ve sanal hayvancılar reel hayatın önüne geçmiştir. Kolay para kazanma hayalleriyle gerçek hayattaki çalışma, alın teri ve helal para kavramlarını bir köşeye bırakıp, sanal kişiliklerini sanal ticarete çevirmeye çalışıp, gerçek hayata acı bir dönüş yaptılar.
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Aslında bu insanlara çokta kızmamak gerekir. Asıl sorun siyasetinde sanallaşmasında ve yeni model sanal siyasetçilerde. Son yıllarda özellikle ilçemiz özelinde türeyen bu sanal siyasetçiler gerçek hayattan kopuşumuzun ve ilçemizin bu durumunu çok güzel özetlemektedir. Sosyal medyadan yapılan sanal vaatler ve sanal atışmaların arasında kalan sanal halkımızda bu durumu maalesef desteklemektedir. Etrafımız sanal kahramanlar, sanal başkanlar ve sanal sorunlarla o kadar çevrildi ki, kimse gerçek halini göremez duruma geldi. Ziyaretler, hizmetler, çalışmalar ve açılışlar sosyal medya için ve orada ki sanal ortam için yapılır oldu. Bu durum o kadar arttı ki, internetin çekmediği bir ortamda insanlar ne yapacağını şaşırır hale geldi.
Sanal âlemden bahsederken, sanal husumetlerden bahsetmez isek, yeterince beğeni alamayız.
Gerçek hayatta hiçbir sorunu olmayan insanların sosyal medya husumetleri de tirajı komik sanal hastalıklardan biri durumuna geldi. Sanal âlemin klavye kabadayıları sosyal medyada fink atarken Ülkenin tüm sorunlarına sanal bir çözüm bulmaları da ayrı bir gülünç durum olsa gerek. Bu çözümlerin gerçek hayatla hiçbir karşılığı olmasa da paylaş butonuna bastıktan sonra yaşanılan sanal tatmin, sanal toplumun mutluluk göstergesi haline geldi. Amacım sanal âlemi ya da sosyal medyayı eleştirmek değil, doğru kullanılmasından yana olmak. Fakat sanal âleme o kadar daldık ki; düğünler, cenazeler dâhil sanallaşmaya başladı. Ve bu sanal uykunun sonuçları olarak gerçek hayat yaşanmaz hale geldi. Dostluk, dürüstlük gibi kavramlar yerini sanal ilişkilere kaptırdı. Toplumun çoğunluğu buna ayak uydurunca yazının başında da söylediğim gibi siyaset ve ticaret gibi ciddi ve önemli konularda sanallaştı. Bu derin sanal uykudan bir an önce uyanmaz isek gerçeklerle yüzleşmek zorunda kaldığımızda, en büyük sermayemiz olan zamanı sanal boşlukta heba ettiğimizi anladığımızda her şey için çok geç olabilir.
Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün söylediği gibi;
“Uyuyan milletler ya ölür, ya da köle olarak uyanır.”
İYİ uykular…
Kaynak : http://yenisehirim.com/yazar/burakbal.html.html