YENİŞEHİR'İN ESKİ RAMAZANLARI YENİDEN GELSE?
8158
Ramazan ayı birlik, beraberlik, sabır, nefsi terbiye etme, yardımlaşma ruhuyla manevi hayatımıza olumlu şekilde yön vermedir.
Birlik ve beraberliğimiz Ramazan aylarında daha da pekişir, yemek davetleri vesilesiyle bir ve beraber olurduk.
Şehit Ömer HALİSDEMİR Kültür Merkezi’nin olduğu yer, eskiden Yenişehir Belediyesine ait düğün salonuydu ve o bölgede ki açık alan yaz ayı ile Ramazan’ın aynı döneme gelmesiyle toplu iftarlar adeta manevi atmosferle bir huzur ortamına dönüşürdü. Belediye kendi bütçesiyle ya da Yenişehir'li hayırseverlerin desteğiyle Ramazan ayı boyunca, durumu müsait olmayan ailelere yemekler verirdi.
Araya pandemi girdi ve pandemi girdikten sonra toplu etkinliklere kısa bir ara versekte, pandeminin sonuna geldiğimiz bu dönemde kalkan yasaklar ile birlikte içimizdeki o birlik ve beraberlik ruhu manevi atmosfer ile tekrar gün yüzüne çıktı.
Artık o yemekler siyasi partilerin birlik ve beraberliği için düzenlenir hale geldi. Ramazan'ın bereketinden YARARLANMAK varken farkında olmadan YARALANDIK.
Anladık ki bizi yaralayan pandemi dönemi verilen aralar değil, değişen anlayışlarmış!
Eski Ramazan gelenekleri arasında Teravih Namazı’ndan sonra başlayan eğlenceler de vardı. Artık bu eğlenceler TERAVİH SAATLERİNE DENK GETİRİLDİĞİ için camilerden uzaklaştık.
Çocukluğumuzda, mahallenin tüm çocuklarıyla beraber gittiğimiz camiler geceleri buluşma noktalarımızdı. Camide yaptığımız tatlı yaramazlıkları, sabah okulda keyifle birbirimize anlatırdık.
Birde namaz sonrasında büyüklerimizin ikram ettikleri şekerlerin, ya da verdikleri paraların bereketi de bir başka güzeldi.
Şimdi o şekerleri verecek çocukları bulamıyor büyüklerimiz. Camiler çocuklardan geçilmez iken, nasıl oldu da çocukları camilerde arar olduk?
Çocuk yaşta olmamıza rağmen zorlanarak da olsa tuttuğumuz oruçlar vardı. Tutamadığımız günlerde bile oruçlu olanlar arkadaşlarımız var diye okulda birşey yiyip içmezdik.
Şimdilerde ise, sokakta bırakın çocukları, birçok oruç tutmayan yetişkinler, rahat bir şekilde toplum içerisinde sigarasını göstere göstere içebiliyor. Normal bir gündeymiş gibi hiç çekinmeden yiyip, içebiliyorlar!
Daha 15-20 sene öncesine kadar lokantalar ve kahvehaneler ramazan ayında iftara kadar kapalı olurken, şimdi neden sıradan birgün gibi davranıyorlar?
Çok değil, daha birkaç sene öncesine kadar ramazan ayında açık olan kahvehaneler ve lokantalar dükkanlarının önüne perde koyarlardı. Artık ona da gerek kalmadı. Utanma duygularımız bile alınmış. Rabbim, bizleri affeyle..
Kainatın yaratılış sebebi olan, O güzel insan Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) sahur ve iftarda genellikle hurma yiyebilir ve su içerdi. Diğer sahabelerden farklı beslenmeyen ve ailesini de öyle yedirmeyen Resulullah Efendimizin ümmeti olarak;
BİZLER NASIL BU HÂLE GELEBİLDİK?
Osmanlı dönemindeki Hıristiyan ve Yahudilerin Ramazan ayında oruç tutan kişilere gösterdiği saygıdan dolayı dışarıda asla birşey yenilmediğinden bahsediliyor. Öyle ki! gayrimüslim tebaanın çocuklarını bile bu konuda uyardığını biliyoruz.
Peki gayrimüslim tebaanın bile! bize yapmadığını şimdi neden biz, birbirimize yapıyoruz ?
Sözlerimi şu güzel dua ile tamamlamak istiyorum;
Yâ Rabbî! Bize sarsılmaz bir imân, güzel bir ahlâk, şükredici bir kalp, sabredici beden, zikredici dil, kaza ve kaderine rıza gösteren hayırlı ömür, sâlih evlat, dünya ve ahirette güzellik ihsan et, ana ve babamızı da mağfiret eyle...
Ya Rabbî... Kendi sevgini, sevdiklerinin sevgisini, bütün enbiyanın, Ehl-i beytin, Eshab-ı kiramın ve bütün evliyay-ı kiramın sevgisini ve sevgisine kavuşturacak amel ve işleri nasip eyle...
Amin, ecmain.
Kaynak : http://yenisehirim.com/yazar/sinaneskinkonusankose.html.html